Forglemmegei 2019 Animasyon Melankoli Kısa Film
Uzun zamandır ve unutulmaya yüz tutmuş Merkür’ün Çarşambası için muhteşem bir seçkiyle bir hatırlatma yapayım dedim. Özleyenlere ilaç gibi gelecek 2019 yapımı bir öğrenci projesiyle Haziran’a veda niteliğinde bu kısa animasyon filmini seçtim… Dikkat üzebilir ancak içselleştirenleri akabinde gülümsete de bilir…

Forget-Me-Not (Short 2019) : Bir mezuniyet filmidir. Yaratıcısı, yönetmeni ve kurgusu Danimarka’da bulunan The Animation Workshop okulundan Bachelor’s Degree in Computer Graphic mezunu Norveçli Katarina Lundquist ‘e ait. Orijinal Danca animasyon adı Forglemmegei 2019, “Unutma beni” anlamındadır. Melankolik film, mezuniyet projesi olarak gerçekleştirilirken onlarca öğrenci çalışır ve yapımda yer alan Teoman Cardel, adından dolayı dikkatimi çekenlerden bir diğeri; düzenleme, arka plan ve kompozisyonda görev yapmış muhtemelen Türk asıllı bir Danimarkalı. Müzik ve ses düzenlemesinde yer alan Mette Skjøttgaard, Jeppe Lindskov adlı 2019 mezunu grubun bir diğer üyeleri. Aslı’nda kalabalık bir ekibe sahip üyelerden rastlantısal bir kaçına yer verdiğim bu içerikte adı geçenlerin nezdinde diğer öğrencilere de, film içeriğime konu alan arkadaşlar kadar teşekkür ederim. Danimarka yapımı film, 8 dakika sürer.
Filimi, kısa animasyon filmlerinin uluslararası satışları ve festivallerde dağıtımını yapan Miyu Distribution desteklemiştir. Ayrıca proje sürecinde ekibin yanında olan; Çaylakların ilham almak, yeni beceriler öğrenmek ve benzer düşünen yaratıcılarla bağlantı kurmak için mükemmel bir platform olan The Rookies kılavuzluk etmiş. Animasyon, Oyunlar, Tasarım, Moda, Film ve dahasına ait içerik oluşturma konusunda bu linkten destek alabilirsiniz. Ücretsiz üyelik ile bir çok desteğe ulaşabilir, fazlasına ihtiyaç duyduğunuzda ücretli üyeliklere de geçilebilen bu uluslararası şirketi meraklılara duyurayım, yaratıcılara bir yardımım olursa ne mutlu bana…

Gelelim bu kısa animasyon filmimizin konusuna: Forglemmegei “Forget-me-not” 2019
Yaşlı bir adamın yalnızlığını paylaştığı en yakın ve tek arkadaşının kaderini kabullenmeye çalışırken kayıp, keder ve inkarın imgeleriyle kavramları ayrıştırır. Bilhassa sakinlik ve rutinle ilerleyen günlerde değişikliklere kapalı oluruz ve bu manzaradan haz alırken ilgili diğer kişilerin kaderini sorgulamaz, alıştığımız desen devam etsin isteriz. Oysa bilmeliyiz ki bir diğerinin tekamülüne müdahale edemeyiz, tek müdahale hakkımız kendimize olandır. Çünkü anne rahmine düştüğümüz anda sonlu bir dünyaya doğacağız. Zihin edindiği bilgileri mantıkla açıklamaya ve bize yararlı sonuçlar üretmeye çalışırken daima her şeyi sabitlemeye kalkar. Stabil olanı tekrar işlemeye kalkmadığından oluşan değişiklereler için tekrar hesaplama yapması gerekir ve bu da sistemi bir süre devre dışı bırakmasına neden olur. Bedeni dolayısıyla kişiyi tehlikelerden korumaya çalışan zihin için sistemin devre dışı kalması istenilen bir durum değildir. Bilinç ise devamlı değişen anları işleme sokarken algıları değiştirecek durumlardan kaçınmaya çalışır. Bir rutin yaratıldığında tam huzuru yaşar ve değişkenler hesabını göz ardı eder. Bu oluşan bütünlükten gideni sadakatsizlikle suçlamamız bu yüzdendir. Filhakika gidenin, tekamülüne gidiyor oluşunu es geçer, “benim için kalmalıydı” gibi büyük kişisel değer atamalarıyla karşımızdakinin sevgisine benliğimizde ederler biçer; ihanet diye kabul ettiğimiz bir diğerinin yolculuğunu, içimizde az seviyora endeksler ardından da az sevilebilir olduğumuzun varsayımıyla acı çekeriz.
Bilmeliyiz ki sevgi diye adlandırdığımız bir menkul kıymet değildir. Sevgi bir ilişki için olmazsa olmaz iken değerler bütününü yahut beklentimizin karşılığını kapsar ancak bütünü temsil edemez. Velhasıl sonlu bu dünyanın değişimini daima kabulde olmalı, sonsuzluğa addedilen değerlerin kendimizde mevcudiyetini sürdüğünü ve sürdüreceğini anlamalıyız. Genelde karanlık, yokluk ve keder kavramları, değişimin karşısında bilincin sistemi dondurup “yol tekrar hesaplanıyor” durumuna geçtiğinde başımıza gelendir. Bu bağlamda hesaplama yapılana dek sabırlı olmalı ve farklı bir anlayışa algıya geçtiğimizi de fark etmeliyiz. Keza sonucu devreye alınca bilinç, negatif enerjinin gidip yerini anlayışa aydınlığa varlığa bırakmasıyla zihin tekrar nefes almaya başlar. Bir başka açıdan yeni gerçekliğimize tekrar doğarız. Yeniden Sevilebilir olduğumuzu keşfeder, güvenli bir zemin yaratabilir yepyeni bir rutini oluşturabiliriz. Bunun sonucu tekrar gülümseyerek yaşama kucak açabiliriz. Hülasa metafizik kavramları kişisel olarak anlamlandırdığımızda yaşamın kodlarını kabul eder yaşam enerjimize tekrar kavuşuruz.
Özellikle bu yeni dünya sürecinde bana çok anlamlı gelen ve dolayısıyla diğer izleyenlere de bir aydınlanma sağlayacağına inandığım bu kısa animasyon filmini paylaşmayı değer buldum. Değişmenin kaçınılmazlığını çaresizlik kavramına uzak durarak bir deneyim olarak algılayabilirsek yaşamımızda farklıklar oluşup rutinimiz bozulduğunda olanlara, olaylara ve olana neden olana aynı mesafeden yaklaşmanın düsturuna da erebiliriz.

2019 BAFTA Öğrenci Film Ödülleri için kısa listeye giren bu yapım uluslar arası arenada bir çok festivalde gösterime girmiş, adaylık ve galibiyet ödüllerini de kazanmıştır. Ekibi, gençleri, emeklerini, yüreklerini kutlarım. Yolları ve yaratıcı sihirleri bol olsun dileklerimi sunarım. Tüm ekibe ve emeği geçen herkese tebrikler!

“Soluk soluğa yaşadı kentleri, aşkları… Bağlanacak kadar kalmadı hiçbirinde. Pervasız bir acemi, bir çılgın! Soyu tükenen bir bilgeydi belki de…”
Ahmet Telli
Belki de…
Neden olmasın… izlendi sevildi bitti gitti…😉
BeğenLiked by 1 kişi
8 dakikanın her anına değdi umarım… 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Çok beğendim Aslı’nda evet değdi. 😊Paylaşım için tekrar teşekkürler.
BeğenLiked by 1 kişi
Desteğine çok teşekkür ederim, tam bir mentorsun! Sevgiler.. 💞
BeğenLiked by 1 kişi
Mahcup ediyorsun 🥰
BeğenLiked by 1 kişi
🥰
BeğenLiked by 1 kişi