“Sonsuza Kadarın, Çok Uzun Olduğu Ortaya Çıktı.”

“The Ludlows” adlı film müziği, Oscar ödüllü Amerikalı Orkestra bestecisi James Horner tarafından Legends of the Fall 1994 film müziği olarak bestelendi. Müzik, yine filmin sekanslarından oluşan yapımın mini bir özeti şeklinde oluşturulmuş video ile sunulduğu kartpostal görselliğiyle… Ludlow ailesi, I. Dünya savaşı sıralarında başlayan hikayesinde, Rocky dağlarının eteklerine konuşlanmış çiftliklerinde baba ve 3 oğulun hayat yollarında, kendilik halleriyle ilerleyişlerini konu alır.

“Gerçek keşif yeni diyarlar bulmak değil, yeni gözlerle bakmaktır..”

Marcel Proust

Gitmenin ve kalmanın zamanını bilmek için kendi doğan ile kurduğun ilişkinde samimiyet ve dürüstlüğün kadar sorumluluk almayı gerektirdiğini de hatırlamalı. Ki çelişkilere gark etmeyen her yolun çakıllı taşlı zorluklarıyla birlikte mucizevi güzelliklerini de yaşamına katabildiğini, ancak olay örgüleri tamamlanırken ortaya koyar. Ve fakat bu kader, seçimle değil doğuştan gelen yani fıtratının uyumuyla ilgilidir.

*ASLI’NIN FİLM ÖNERİSİ…

Film adına tıklayarak İmdb Sayfasına ulaşabilirsin!

Legends of the Fall (1994) : Yönetmen Edward Zwick. Oyuncular Brad Pitt, Anthony Hopkins, Aidan Quinn, Julia Ormond, Henry Thomas. Amerikan yapımı, epik tarihi drama filmidir. Yazar Jim Harrison tarafından yazılan Legends of the Fall (1979) kitabında aynı adı taşıyan romanından uyarlamadır. Hem film hem de kitapta Cornish dilinde terimler yer alır, konu olan aile, Cornish göçmenlerindendir. Türkçeye “İhtiras Rüzgarları 1994” olarak çevrilmiştir. Eser, 133 dakika sürer ve Oscar, Altın Küre dahil 3 galibiyet, 12 adaylık kazandı.

Vahşi doğada yaşayan üç erkek kardeş ve babaları, yaşamlarının doğa, tarih, savaş ve aşktan etkilendiği olay örgüsünde tüm rekabetlerine rağmen sonuna kadar kardeş kalabilmenin dirayetini konu alır.

“Bazı insanlar kendi iç seslerini büyük bir netlikle duyarlar ve duyduklarıyla yaşarlar. Böyle insanlar ya delirir ya da efsane olurlar.”

Legends of the Fall (1994)

Kurgusal bir hikaye olsa da, vahşi yaradılışlı bir insanın kendi iç sesiyle yaşamasının fütursuzluğunun, sosyal kuralların üstündeki seçimleriyle uyumunun ve kabulünün sihrinde kabuklaşan onurlu bir hayat sürmenin ve en önemlisi tüm yaşamayı seçtiklerinin sorumluluğunu almanın iç rahatlığı ile efsanevi pırıltısına kapılmadan edemiyor insan. Gözü, kulağı, ruhu doyuran yanıyla izleyelim.

Edit: Aynı kitabın diğer hikayesi de sinemaya uyarlandı REVENGE (1990) adlı yazıma bir göz atabilirsin. Tüm mavi kelimelere saklı ilgili linkler vardır, tek tıkla ulaşabilirsin.

“Sevgi bir şey istemez tamamlanmaktan başka!”

Halil Cibran

Vuslat!