Mom – A Mother, Missing Home (2016) ANİMATED SHORT FİLM

Temmuzun ilk çarşamba gününe yetişmeyen Merkür’ün sihriyle geldi animasyon kısa film önerisi… Güney Kore olunca az biraz zorlandı ve fakat üzmedi beni de yola koyulup harf harf, kelimelere dizili çıka geldi nihayet. Annelik olunca konu hassas ağırdan aldım bende bir hayli…

Mom – A Mother, Missing Home (2016) : Viddsee Studios‘da üretilmiş, Güney Kore yapımı, animasyon kısa filmi aile türündedir. Korece filmin adı “Düğün” ve Korece “kocanın evine giden” anlamına gelirmiş ve sanırım anlaşılması için Mom olarak lanse edilmiş. Kore’de bir kadın olarak evlenmek, doğduğun evi terk etmek demekmiş. Kadın olarak dünyaya gelen bebeğin tüm zaman döngüsünü gözle önüne seren eser, Viddsee ürünüdür. Anime 11 dakika sürer. Çizimler ve minyatürler ile 3D teknolojisiyle birleştirilip mat boyama tekniği kullanılmış. Seslendirme Korece yapılmış. Viddsee topluluğunun 2016 yılında En İyi 10 yapımı arasında yer almış.

Yönetmen Wooksang Chang tarafından Chung-Ang Üniversitesi İleri Görüntüleme Bilimi Animasyon ve Dijital İçerik Yüksek Lisans Okulu‘nda bitirme tezi ödevi olarak sunulmuş.

Teknik açıklamalarından sonra anlam ve mana bütünlüğüne değinecek olursak malum Kore’de kadınlar evlerini terk edip evlendikleri zaman kocalarının evine ailelerine katılırlar. Tıpkı Türk toplumunda olduğu gibi… Bu kısa animasyon film, bir anne ve kızının doğumundan kendi yaşlılığına kadar olan hayatını özetliyor. Annenin çocuğuna duyduğu kutsal şefkati genetiğinin manası olan özlemi referans alıyor. Döngüsünü anlamak için tamamlaması ve dışında kalması gerekse de bir noktada çark ediyor. Ve önemsemediğinden değil ama hep oralarda bir yerlerde olduğunun garantili yanılgısından önceliklendirmede en son sıraları alan annesine hatta doğup büyüdüğü yuvaya özlem duyduğunu anımsıyor. Ve bir zamanlar yaşamın merkezinde olmasının tek sebebinin annesinin onun için açtığı yer olduğunu anımsaması…

”Seni seviyorum ama isterdim ki bu senin karnını doyursun, yaranı onarsın, üstünü örtsün, hiç olmadı bir cam pencere açsın. İçine su serpsin, sırtını okşasın ve sen uyurken etrafa göz kulak olsun. Oysa hiçbir şey yapmıyor. Yani seviyorum ama bunun bu kadar oluşu beni kırıyor…”

Tutunamayanlar, Oğuz Atay

Chung-Ang University yüksek lisans öğrencisi Wooksang Chang, Güney Kore gibi ülkelerde kadının gizli kaderine dikkat çekiyor. Türkiye’de de durum aynı. Batı bölgeler de ve büyük kentlerde farklılıklar gösteriyor olsa da ülke geneline bakıldığında hüzünlü ve Aslı’nda kendine ait olamayan, bir erkek ile bağlantılı olan adıyla tanımlanan kadının kaderi…

Annelik bir kadın için en büyük mucize ve mevcudiyetinin evrimsel nedeni ve sebebidir. Sevgisi bile ilahi boyutta icra edilir. Annesinin sevgisiyle büyüyen bir kızın hikayesinin trajik ve kaçınılmaz sonuyla okyanusa bindiğimiz şişme bota koca bir delik açar. Gebeliğinden itibaren annesinin hayatının merkezi haline gelir. Büyür ve eşini, yuvasını bildiğinde annesinin merkezinden güle oynaya ve fütursuzca çıkar, hatta doğduğu o evin solan çiçekleriyle göz göze bile gelmez olur. Nihayetinde en büyük mucizesini bulur ve o da anne olur. Çocuğunu, geçmişte kendisine verildiği gibi, ilahi sevgiyle büyütür. Zaman hızla akıp gider ve oğlu şimdi onu bir eş ve anne rolünün döngüsel ritmi için terk eder.

O yaşlanan kız bebek, büyüdüğü eve geri döner. O köhne ve yalnız evde, dünyasının merkezi haline gelen çocuksuz bir günün yalnızlığını fark eder. Annesini, şefkatli ve sevgi dolu çocukluğunu özler. Fakat artık her şey için çok geçtir.

“Kiminle istersen mutlu ol! İçinden gelenin fazlasını isteyemem.”

Fyodor Dostoyevski

Canının isteği en önemli kriterdir!