“Hayat, Sadece Kısa Olduğu Gün Değerlidir!”
Seni en çok sadık olduğunda kıskanıyorum: kendine sadakatini! (Indila adlı Fransız müzisyenin “Parle a ta téte” isimli şarkısına hazırlanmış en beğendiğim yapımların, güçlü kadın karakterlerin sekanslarıyla potpori sunulmuş MV ile dinleyerek oku, içinden konuş ve devam et yaşamaya…)
Doğamı ve anlayışımı aşındırmadan yaşamayı seçtiğimde; yalnızlaşmam da benim kontrolümde olmadığına göre, evrenin seçimine teslim oluyorum, diyelim. Aşkın hazzını erteleyerek, bireysel mutluluğumu uzun vadede devam ettirmek için ruh halimi dengede tutmanın dayanılmaz hafifliğine ulaşmaya gayret ediyorum!; dileğim bu…
Aslında savunduğum ancak şimdi şablona uydurmayı başardığım; olanı olduğu gibi kabul ederek; zor olan karar ile basit yaşama geçmek niyetindeyim. Korkumun içinden geçmek, öz-felce uğramadan ayakta kalabilmek ve yalnızlaşmanın zihinsel dayanıklılığımı arttırmasına sığınmak olgusunun ortaya çıkardığı ihtiyaç ile bu stoik yaklaşımı benimsemekteyim.
“Aslı’nda zor olduğu için cesaret edemediğimiz şeyler, biz cesaret edemediğimiz için zordur.”
Seneca
Yorulduk mu? Az dayanın. Buraya kadar olan açıklamaları anlamak beni biraz rahatlattı aslında. Covid19, ekonomi, sağlık, eğitim ve ilişkiler cephesinde; paralize halime açıklamalar getirdi. Değiştiremeyeceğim şeylere katlanmanın erdemiyle, sabrı bir bardakta kafaya dikmeden yudum yudum içmeyi öğütleyen tavrını, anlaşılır ve uygulanabilir buldum. Farklı ahlak kalıplarına yatkın olan karakterleri, anlamlandırmak ve onlara paralel olup senkronize hareket etmenin saçma çabasını terketmenin, faydama olacağını bile savunabilirim şu an.
Ah başına stoik kesildim sanki… Ama güzel olan ne biliyor musun? Araştırdıkça, öğrendim. Öğrendikçe acıyı tanımlamaya başladım. Tanımladıkça normalleşti. Normal olan da; acı vermemeye, bilakis eyleme itti. Halledebileceğin şey ise çöz, değilse; salla gitsin! Özet olarak tam böyle anladım ben.
Valla şu Büyük İskender, harbi büyük adammış!
Kıssadan hisse; Aslı’nda Stoik Nedir?
- Kontrol edebildiğini,
- Ve edemediğini bir birinden ayır.
- Edebildiğin üzerine plan yap,
- Ve uygula.
- Hedefe giden yolda başına gelene katlan,
- Dayan.
- Senden büyük İlah var,
- Daraldığında ona yaslan.
- Katlanamadığın noktada da salla gitsin.
Benim özetim; hafif avam oldu ama en basit şekliyle olay bu!
Elimden ütüyü bırakıyorum. Beyninde tek kıvrım kalmadı galiba. Eh o halde seçtiğim müziği bir daha dinle. Kesmediyse bir de film önerim var, ona ne dersin? Yormayacağına emin misin?
*Aslı’nın Film Önerisi….
(Film adı üzerine tıklarsan İmdb sayfasına gidersin!)
Agora (2009) : 2009 yılında yayınlanan biyografik dram ve macera tarzında, 123 dakikalık filmdir. İspanya Malta Bulgaristan ortak yapımıdır. Yönetmeni Alejöandro Amenábar, senaryoyu Mateo Gil ile ortak yazmıştır. İspanyolca ve İngilizce üretilmiştir. Oyuncular; Rachel Weisz, Max Minghella, Oscar Isaac. İspanya‘da 2009 yılının en yüksek hasılat yapan filmi olmuş.
En ünlü kadın filozof ve tarihe de adını kanlı harflerle cesedi meydanlarda sürülerek yazdırmış, Hypatia‘nın gerçek hikayesi. Tarih: MS 391 yılı ve yer İskenderiye. Ve bin yıl sürecek Ortaçağ karanlığı ile misyonerliği; Hristiyanlığı dünyaya yayma girişimleri… Hypatia‘nın ölümünden, ya öldürülmesinden ya da katledilmesinden sonraya denk geliyor. Bir mihenk taşı olan olayları ve insanlık tarihi için izlenmesini şiddetle tavsiye ederim.
“Affedildim ama şimdi affedemiyorum.”
Agora (2009)
Keza, bir kadın daima korkutmuştur kural koyucuları ve uygulayıcılarını… Yorumlara açık ve açım!

Bana başka gülüyor, “Ben de seni sevecek gibiyim ama daha değil” der gibi gülüyor.
“Bekle” diyor sanki bana. Ben de bekliyorum.
Ali Lidar…
Ah şaşkın kadın…!
Açlığın doysun Aslı’mmmm . Yıllar evvel hocamın şiddetli önerisi sonucu işlemiştim. Ne anladın yaz getir dedi, götürdüm ama görsen nasıl özeniyorum. Sonra, okudu elime verdi. Al herkes gibi izlemişsin. Bozuldum. Tekrar izle dedi, şevkim kırılmıştı, tabi o zamanlar toyum. Neyse baktı, izleyeceğim yok. “Kadın ve cesareti dedi. İnanmak ve uğruna savaşmak. ” Şimdi git üstüne düşün demişti. Işte böyle bir etki idi bu film…
BeğenLiked by 2 people
I have been grateful to honour you nominationing for the Great Achiever Mahasiddhi Blogger Award cause of your awesome post. For details: https://kamalsbloggingcafe.wordpress.com/2020/08/08/great-achiever-mahasiddhi-blogger-award-gamba/. Please help spread PEACE & Promote SAVE ENVIRONMENT through this small step. Thanks a lot.🙂🙂🙂🙏
BeğenLiked by 1 kişi
Çok tatlı anlatmışsın.. Hala bitiremedim filmi, yazıcam sana yorumu…
Ama bana verdiğin gaz inanılmaz! Sana tekrar teşekkür ederim.
BeğenLiked by 1 kişi
Bakalım senin fikrin ne olacak bekliyorum ((:
BeğenLiked by 2 people
Yeni yazıyla ilgilendim, ödevlerimi yapmaya devam! 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
3 ana fikir edindim ya da fikre vardım diyelim:
1-Bize en büyük zararı daima en yakınlarımız verir!
2-Tutku (fanatik) ile yaptığımız her şey zarara neden olur. Kibir karışır ve bu bizi kör eder.
3- Kalabalığı galeyana getirerek her türlü canavarlık; mubah hale getirilir!
Bir de gizli madde var; Kadından korkmakta haklılar; çünkü kadın tüm evreni kapsar e tanrısaldır!
Gaza gelip öfkelendğim doğrudur!
BeğenLiked by 1 kişi
Bravo, filme can kattın. Tazecik izlemiş olmayı isterdim harika yorumundan dolayı. 3. Madde çok yerinde ve tehlikeli….
BeğenLiked by 2 people
Fırsat yaratıp izleyeceğine eminim… Ama bu gece yazıma eklediğim film de bir harika…Sevgiler mutlaka izle veya belki izlemişsindir… 😉
BeğenLiked by 1 kişi
Great 👍
BeğenLiked by 2 people
so thanx… 😉
BeğenLiked by 1 kişi
Paylaşımı onayladım,
BeğenBeğen