“Sana Yakınlaştığımda Acıtırsın Canımı…”

Sevinçle uyanmaları özlemişim! Sabahları kucaklamayı… Berjerde yayılıp, kahvemi yudumlayıp, denize ve göğe bakmayı… Bulduğum bulutlarda hayale dalmayı… Dudaklarımda solmayan gülümseme ile günü yaşamayı… Özlemişim kendimi. (Eddie Vedder, “Guaranteed“ şarkısının eşliğinde okursan ve şarkının filmini merak edersen tıklarsın, bir filmin anektoduna ulaşırsın! Into The Wild 2007)

Özlemişim kokuları, özlemişim renkleri; çiçekleri! İstanbul un çiçekleri deyince; Erguvanlar (Bizans dan beri) Laleler (1500 yıllarından beri) gelir akla ama baharın müjdesini veren; Sümbüller ve mor salkımlar hatta Japon Kirazı ve elbette sadece İstanbul da yetişen İstanbulensis (İstanbul Çiğdemi/ Aydos Ormanlarında 1982 de keşfedilen; meraklısına link bıraktım! maviye tıkla) de eklenebilir.

Ve fakat benim sevgili arkadaşımın en sevdiği çiçek; Şakayık‘mış. Araştırdıkça, tanıdıkça sevdim ben de pek çok! Aslen Çin/Japon işi yani oralarda MÖ 1000 yıllarından beri bahçeleri süslüyormuş ve 1789 da Avrupa ya gelmiş. Hindistan Ülke çiçeği olarak geçen Şakayık; 3-5 saatlik güneşten fazlasından hoşlanmıyormuş ve mümkünse direkt olmamalıymış. Şu an bulunanların çoğu melezmiş. Ve hatta Erengül ile de karıştırılması ile ünlüymüş.(Botanik bilgisi olmayan çiçekçilerde özellikle dikkat!) Bu yüzden de yıllık olarak sadece Mayıs/Haziran da ama Avrupa’nın iklimine göre Ağustosa kadar bahçelerde o mis kokularını duyabilirmişiz. Türkiye için  Expo 2016 da sembol olarak kullanınca sanırım dikkat çekmiş. (Paeonia Turcica olan türü endemik bitki olarak seçilmiş, meraklısına link bıraktım!)

Çinin resmi amblemi de Şakayık‘mış. Çince “En Güzel” anlamına gelirmiş. Bir çok kültürde hikayeleri olsa da Yunan olanına kanım fazla ısınmış olabilir.

Mitolojik hikayesi ile tarafımdan sevilmeye layık bulunan Şakayık ingilizce “Peony” olan ve kelime kökeni, Latince “Paeon” kelimesinden gelmiş.

“Hades omzundan ok ile yaralanır. Yeraltı tanrısı olan Hades, ölümsüzdür ve acı ile Gökler Tanrısı Zeusa gelir. Tanrıların doktoru olan Asklepios bulunamaz ve bir öğrencisi tarafından Şakayık tan elde edilen bir sıvı ile acısı dindirilir. Hades iyileşir. Mahcup olan Tanrılar Şifacısı Asklepios tarafından cezalandırılan öğrenci, öldürülür. Cesedi bulan Zeus da, duruma el koyar ve periyi Şakayık çiçeği haline dönüştürerek kurtarır. Ve o periye Paeon adını verir ki Zafer şarkısı anlamına da gelir.”

Kök ve tohumları kadim tıp tarafından ağrı dindirmek için kullanılmış. Mavi hariç tüm renklerde bulunan ama en güzel kokan pembe olanmış. Ayrıca düğün çiçeği olarak da en çok tercih edilen çiçeğin botanik diline göre anlamları varmış; Aşkın, tutkunun, mahcubiyetin, sağlığın, mutluluğun ve servetin çağrışımından dolayı düğünlerde ve aşk itiraflarında tercih edilirmiş. Naif ve zarif davranılması gerekliliğine vurgu yapan özelliğinden dolayı; kadına verilen en değerli çiçek olarak tercih edilirmiş. Mutlu evlilik, şifa ve zenginliği simgelediği düşünüldüğünden, gelin çiçeği olarak tercih edilen en güzel çiçekmiş.

Mutfak masası üzerinde, vazodan yayılan o kokular sarhoş ediyor beni, gülümsetiyor; mahcup ve değerli hissettiriyor! Pespembe hem de… (Acıyı dindiren bir buket ile yanıma gelmiş mi o sevgili?)

*Aslı’nın Film Önerisi…

(Film adı üzerine tıklarsan İmdb sayfasına gidersin!)

Intouchables (2011) : 2011 yılı, Fransız yapımı ve orijinal dili Fransızca olan filmi tekrar seyretmek istedim. Yönetmenleri Olivier Nakache ve Éric Toledano olarak üretilmiş filmde, Philippe Pozzo di Borgo ve onun Fransız-Faslı bakıcısı Abdel Sellou‘nun gerçek hikayesinden ilham alır. Üstelik filme konu olan biyografi, 1940’ların ayrımcı Amerika’sında geçmiştir. 112 dakika süren yapım, gişe rekorları kırmış ve elliyi geçkin ödüle adaylıkları ve kazanımları mevcuttur.

“Can Dostum 2011” olarak dilimize çevrilen filmin konusu; yamaç paraşütü sırasında felç olan zengin bir adamın bakımını sağlayacak bir yardımcıyı işe almasıyla ilgilidir. Biyografi, dram, komedi türünde ve sevimli, içini ısıtan, yaşamamın gülümsemesine odaklanmayı anlatan neşeli bir yanından dolayı izlenmeli bence.

Bazen kendi dünyanızda neyin eksik olduğunu bulmak için başka birinin dünyasına ulaşmanız gerekir.

Intouchables 2011

Yaşamda insan için her şey var. Ve bu her şeyin içinde gülümsetecek olanlara yönelmeli, deneyimleri tecrübe ederken de kaybolmamalıyız. Olay, yürümekte! Hadi yürüyelim arkadaşlar! 😉

Hiç bir anı tek başına yaşayamazlar, her an ötekisiyle birlikte; her şey onunla ilgili…

Attilâ İlhan…

Gülümsememim sebeplerinden birisi de O elbette ve elindeki!