Nostalji: 20 Haziran 2008 ve *The X-Files (Tv Series 1993-2002)


Aslı’nın Müzik Seçimi…

“Burada, Tek Başıma Duruyorum!”

Eski yazıma, eşlik eden bu video ile… Bu anıma ve yazılarıma uygun şarkıların çevirileri yapan arkadaşları youtube kanalından da takip edebilirsin. Buradan; hepsinin emeklerine sağlık!

Geçmişe Özlem de bu gün bu şarkıyı seçtim velhasıl.. Geçmişime… Müziğe ve sözüne uydu bence.

/On iki yıl öncesine ait bu yazı; o yıllara ait açtığım ikinci blogumdan./ (Yazı başlığından eski blog sayfama ulaşabilirsin!)

Eğreti Sevgili…

“Bir sonu bir kararı erteler gibiydim. Ve içimde bir gong sesiyle irkildim, bitmesin sürüsün diyerek söylediğim şarkının nakaratıyla , kendimi, seni ve belki herkesi bıktırdım. Ama sana kocaman bir saygım var, gözümde kocamansın. Çünkü sen, düşündüğümde ve hatırlamış gibi birden aklıma beliriverdiğinde; aşkıma hiç ihanet etmedin! Bana aşık olmadın ama aşık olunduğunu bilerek ve bir gün biteceğini umarak sabırla yanımda bekledin, belki kendini de beslendin. Yine de sabrına müteşekkirim.

Bir gece incitildiğimi olduğunca gizleyerek; gittiğimiz bir sohbetli geceden dönmüştük; yorgan altında yaşadığım için acıtılmışlıklarımı; yatağa uzanıverince gözyaşlarım akıvermiş ve sen kollarının güvenine beni çekerek “hadi anlat” demiştin soluklandığımda ya…

işte o gün “beni avuçlarında neden sımsıkı tutmuyorsun?” demiştim de, “gitmek istediğinde gidebilesin diye” cevap vermiş, “avuçlarına gelmenin de bir bedeli var gitmenin de olmalı” diye hayıflanmış, sonra hüznüme soru işaretleri takılıp: “ne yani, ben gidiyorum desem sadece peki mi derdin” diye de eklemiştim. İşte orada aşkıma sadık olduğunu ispatlamak için ve belki de sadece bunun için “hayır elbette, neden gitmek istiyorsun diye sorardım” demene karşılık “gitmem için nedenini söylemek yeterli mi senin için” deyince de….

Yazmama umarsızlığınla bu düşüncenin bütününü de kanıtlamış oldun ya…

Ben artık kendimi nasıl avutayım balım? Nasıl kandırayım? Çünkü bu ilişkide yalnızca ben kendime ihanet edip kendimi kandıranım. Sen ki bana taraf değilsin. Ben ki sana taraf değilim de yaşadığım aşka mı sadece taraf olma saçmalığına kapılmışım?

Beni sen, her “bebeğim” deyişinle öznesizleştirken ve bunu da vurgulayarak kanıtlamaya çalışman dahi sonuçsuz kalmışken. Oysa ben kendimle o derece meşgulüm ki, yan yana duran o temsili büst gibi yüzümü senden yana hiç çevirmemişim. Dün akşam cevaplayamadığım o sorulan sorunun yorumunu dinlerken ilk defa yüzümü iki avuçla zorlayarak ve hatta sürükleye sürükleye sana çevirdim. Bu ilkdi. Ne gördüm biliyor musun? Benimle o kaidede olmaktan keyiflenen birini. Bu keyfin bitişini sabırla bekleyen birini. Bu keyfe ihanet etmeyecek birini.

Peki neyi görmedim ? Bana aşık biri… Beni seven adamı… Bebeğim diyerek beni öznesiz yapan sen, sabrına hayranım! Ve sadakatine de! Şu an; bir köprüyse eğer , bittiğinde, karşı kıyıya geçtiğimizde bana öznesiz hangi kelimeyi deyivereceksin?

Keza şimdi diyeceksin ki, “talebin ne?”

İşte bu kelime hipnozdan uyanmam için söylenecek sihirli kelime! Bir parmak şıklatılmasıyla gerçeğime ayarak gözlerimi açacağım.

Söylesene kaideden düşmüş bir büstün, çamura bulanmışken; canlanıp uyanmasını neye yorarsın? Oysa ben, yine bir gece, bir tilki uyumasından zıplayıp uyandığımda; “avuçlarımda menekşeler vardı ama avuçlarımda yeşermişlerdi” demiştim de… Peki bu rüyayı neye yormuştun?

Temmuz ortasında tatile Ankara’ya gelmek isterken, Eylül başında ki ikametsizliğimle Haziran sonu ne yapayım? Dünüm ihanetlerle doluyken hem de, ki tüm dünlerim dahilken buna. Babamın üvey kızı bile olamamışken, ait olduğum hiçbir canlı bile yokken, hatta evim dediğim daire bile bana ihanet etmişken, bir nilüfer çiçeği kadar bağımsız özgür görünen beni; kimse “sulayayım, büyüteyim” diye saksına almamışken ve hatta “koparıp vazoma koyayım” bile demezken, durgun bulanık suyumun içinde eskir ve kirlenirken, kaidesinden bir parmak ucuyla devrilmiş bir putken, doğurduklarımla bile gidemezken geleceğe, doğurulduğumdan da terk edilmişken beşimde, karındaşlarımın ikinde bile değilken hem de, bir talebim olabilir mi ki, söyle!

Ben ki, başrol oyuncusuyken; tek kişilik oyunum da hem de!”

Eski yazılarımdan…20 Haziran 2008/Göztepe

*Aslı’nın Dizi Önerisi

(Dizi adı üzerine tıklarsan İmdb sayfasına gidersin!)

The X-Files (Tv Series 1993-2002) : 1993- 2002 yılları arasında yayınlanan ve 2016 ve 2018 de eklenen sezonlar ile 11 sezonlu bilim kurgu tadında ki dizinin 2 de filmi yapılmış. Yıllarca keyifle takip ettiğim bir polisiye/bilim kurgu türünde…

Ajan Mulder da pek sevimliydi… NASA’nın gizli dosyaları da ilgi çekici olmuştur her zaman, değil mi?  12. sezon olmayacakmış, bilgine.

İyi seyirler sana🎭

Screenshot_2020-05-17-01-40-51
Aslı’nın Dizi Seçimi…

“Birlikte eskimek güzel, eksilmedikçe…”

Nazım Hikmet den…

Ne güzel bir temenni bu!

nar taneleri..
Tecrittekiler’e…

Nostalji: 20 Haziran 2008 ve *The X-Files (Tv Series 1993-2002)” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s