“Ve Hatırlamanın Yok Bir Çaresi…”
Evimdeyim, havaya düşen cemre güneşi göstermiyor. Donuk grimsi bir gökyüzü ile genzimin yanması aynı anda. Evet yine hasta oldum sanırım.
‘Dünümü unutmalıyım‘ diyor… Yeni bir gün… Ve dün gece ‘bulutcu’ yine çalışmamış, tüm göğü kaplayan griliği ile ele veriyor tembelliğini… Oysa bilirsin pamuk gibi bembeyaz bulutları severim ben. Güneşin ara sıra o beyazlılara dalıp serinlediği parlak günleri…
Bugün o günlerden değil… Yani içime sevinçler doldurmak için Sema yardımıma gelmiyor. Ben de ruhumda bata çıka ilerliyorum. Yüzümü ellerim ile kapatıp biraz daha uyumaya can attığım anlardayım.
Korkmuyorum. Bir tuş uzağımda sesin var. Üç araçlık uzağımda evin var. Yüreğimde, yeni doğan bebeğine dokunmaktan çekinen bir baba sevgin var. Zihnimde, senli günler ve gecelerden kalan anlarım var. Ruhumda, çamurlu günlerden kalma güneşi özleyen bir Özlem.
Açlığın gurultusunu saklamaya çalışan masa başı memuru gibi, gözüm hep saatte. Ya öğle molası ya da paydos zilini takipteyim. Kimse bilsin istemiyorum acıktığımı, sen bile!
Saçma gelse de, sadece özlüyorum, hepsi bu!
Gitmeyi kafasına koymuş bir ergenim, bavula bile ihtiyacı olmayan… Bir pabuç, bir paltoya tav olan! Kulağıma gelen bir fısıltıyla yola dökülmeye razı vesselam.
Güvenmeyi seçtiğim; kanatlarım. Konacağım dal değil, inan. Emin olamadığım tüm yollara adımlarımı atıp, maceralara koşan bir gezginim. Haritayı da pusulayı da umursamayan.
Tam bu noktadayım.
En nihayetinde kadere teslim olan!

“Bazen, kimseyi değil de, hayallerini bekler insan!”
Anonim
Öyle. ..