“Kalbim Karantinaya Alınmış…”
Bu hafta sonu sınavlarım vardı.
Kafam kendimden bile güzel, tüm aralarda ders çalıştım.
Ters söylemedim, sadece seni ve istikbalimi düşünmediğim anlarda bi-iki soru çözdüm.
Ve bu duruma bir son vermeliyiz.
Kafamı karıştırmaktan vazgeç artık!
Yine de zamanında sınavlarıma girdim. Sorularımı okuyup cevap kağıtlarına şıkları işaretledim. Elbette iyi not bekliyorum, tüm öğrenciler gibi bende!
Peki sen?
Senin benden beklediğin ne?
Sen beklerken, benim kendime odaklanıp, kendi arka bahçemde oynarken başsız bebeklerimle, kesik topumla… Omuzlarımı çökertmiş, yüzümü asmış, suratsız saklanırken tüm dalları kurumuş nar ağacımın altında otururken hem de!
Senin sesini duyuyorum ön bahçemde… Çığlıklar atarak fırlıyorum sığınağımdan… Eve girip, aynada çeki düzen veriyorum üstüme başıma ve açıyorum kapıyı en muhteşem gülümsememle. ..
Evim, ev oluyor, yuvam yuva! Taşım kalp oluyor, kalbim yeniden damarlarıma sıcacık kanı pompalıyor! Oh hayat ne güzel! Yaşamak ne muhteşem şey demeye başlıyorum!
Anlasana, Nemrut dağlarından yüz nakli yaptıran sevgili! Ben seninle yaşamı, ben seninle nefesi, ben seninle gülmeyi, ben seninle konuşmayı, ben seninle renkleri, ben seninle her şeyi seviyorum.
Ben sensiz, harflere sığınıyorum, rakamlara, tılsımlara, dualara, yazmalara…
Yani demem o ki, sensizliği de seviyorum artık!
Ama iki gözümün nuru, gözünü benden sakın ayırma!
Aşktaysam benden korkma, sal beni çayırlara, ormanlara..
Fazla ıssız, fazla yalnız bırakma! Şımart beni, öp, okşa…
Pencere pervazında ki çiçek gibi kolla.
O pervazda; susuz, güneşin alnında, beni sakın unutma!

“Ben aşk nedir bilmem,
Eski kafalıyım.
Bir Seni bilirim,
Bir de adın geçince sıkışan kalbimi…”
Atilla İlhan’dan
Sana gelsin sevgili…