Eminim! Artık seninle olmayacağımıza…
Yüreğim eziliyor ama gagalamaların bir süredir yok. Doğru ya, karga dönüşmüştü…
O son beraber olduğumuz gün, vapurda bizi takip eden martılara simit atamamıştık. Durduramadığım yaşlarıma iyotlu rüzgar ve sıcacık parmakların eşlik etmişti.
Sadece iki hafta sonra doğum günümdü! Hatırladın ama, umut etmeyeyim diye belki de KUTLAMADIN! Olsun…
Yok. Artık umut yok. Sen yok. Senli hiç bir gelecek aydınlık değil. O şarkıların melodilerinde dans eden kız da yok. Seni görmenin heyecanına karışan o tatlı hisler de yok.
Ailem, yuvam, gülümseme nedenim, gücüm, güzelliğimdin. Artık onlar da yok.
Ama her şeye ve sana rağmen ben VAR’ım balım!
Bugünleri atlattığımda, sakın geri dönme olur mu arı’m!
Şimdi neredeysen orada kal! Kimlerle mutlu olduysan onlarla kal!
Umarım, ben de yüzümü güldüren, omzumdan öperek tüm yaşanmışlıklarımı hafifletip, acılarımı tatlıya çeviren, avucuna alıp ellerimi, biricikleştiren ile mesut sevgi içinde ışıldayabilir olurum!
Senin hiç suçun yok, varlığına teşekkür ediyorum. Yalnızlığıma ortak olamadığın için seni bağışlıyor, sevgim ile seni dönüştürmeyi beceremediğim için de senden af diliyorum. Seni, sevgi ile daima olduğun, olmaktan haz aldığın kendi yolunda bilerek, kendi gerçeğime çekiliyor ve veda ediyorum.
Hoş çakal canımın çekirdeği, burnumun sızlayan direği, kara Karga’m hoşçakal…
“Aşk, konuşmayı en çok istediğin insana karşı susmayı öğrendiğin zaman başlarmış…”
Küheylan’a…