“Yeter ki Bana Büyümem İçin Zaman Ver.”

Günün öneri filmi Malèna (2000) için İtalyan besteci Ennio Morricone tarafından yaratılan Malena adlı soundtrack, filmin sekanslarından oluşturulmuş muhteşem bir MV. Güzel bir kadının yalnız başına verdiği yaşam savaşında en yürekli ve en masum seyircisi ve yandaşı ergen bir delikanlıdır. Alegorik bu film, Azize Meryem’in 1900lerin ortasında ve bir savaşa güncellenmiş örtülü hikayesidir.

”Beni ya şımartın ya da kapı dışarı edin. Yarı içtenliğe dayanmam zor benim.”

Oğuz Atay

Yerleşik düzene geçen insanlık diğerlerinin mevcut yuvasına, evine, arazisine ve ailesine tacizini engelleyebilmek, koruyabilmek için büründüğü korumacı ve sahiplenici rolün zamanla değişip dönüşüp geldiği son nokta, denizde bulunan mal bulanındır metaforuyla, kadını önce mal, sonra da başıboş – sahipsiz kabul edilmesidir (ki bu sahipsizliğin anlamı da sahip olan tek varlık erkek olacağından erkeksiz demek istenir). O diğerinin, neden senin kurulu düzenine konmaya çalışması da bir başka patolojik meseledir. Kadının şekilden şekle giren rolleri arasında hep yarı içten tavırlara maruz bırakılması da kendi gücünü sınamak için ona sunulmuş bir tekamül yolu olsa gerek. Filhakika, kadın kendi gücüne ne zaman sahip çıkar; işte o gün sahipsiz kadın da kalmaz!

*ASLI’NIN FİLM ÖNERİSİ…

Film adına tıklayarak İmdb Sayfasına ulaşabilirsin!

Malena (2000) : Orijinal film adı Maléna (2000) İtalyan senarist Luciano Vincenzoni tarafından yazılan bir hikayeden esinlenerek senaryosunu yazan ve yöneten Giuseppe Tornatore‘dur. İtalyan Amerikan ortak yapımı, savaş romantik drama filmidir. Oyuncular Monica Bellucci, Giuseppe Sulfaro. Oscar dahil 7 galibiyet ödülü ve 22 adaylık ödülü kazandı.

Sicilya adasında geçen ve tüm savaş hikayelerinin mutfaklarında yaşayan kadınlardan biri olan Malena ve o kadının ayakta durmak için verdiği mücadeleye şahit olan ergen bir oğlanın platonik aşkını, toplum ahlakının iki yönlü tavrı karşısında hayata tutunmaya çalışan o kadının dramını anlatır. 

İkinci dünya savaşında Nazilerle işbirliği yapan İtalya ve konu kadın olunca ikiyüzlü toplumun trajedisini gözler önüne seren filmde, İtalyan kadın oyuncu ile farklı bir anlatım dilini benimsemiş olan yönetmen aynı zamanda İtalya kırsalının o şahane görsellerini adeta kartpostallar şeklinde ortaya koyuyor. Üstelik İtalyan bestecinin senkronize müziğinin tılsımıyla bir şölen sunuluyor. Bunca duygu yoğunluğu ortasında birkaç anekdot paylaşmadan konuyu kapatmayayım:

Filmde kadının asıl adı Magdalena, köyde kısaca Malena deniliyor. Bu isim Maria Magdalena‘ya atıfta bulunuyor gibi… Mecdelli Meryem‘in hikayesi şöyle: Yeni Ahite göre Hz. İsa, fahişelik yaptığı gerekçesiyle bir kadını taşlayan kalabalığa ‘’hiç günahım yok diyen devam etsin’’  diye seslenir. Linç girişimini bu şekilde engeller ve kalabalık dağılır. İşte o kurtardığı kadın, tövbe ederek Azize sıfatına kadar yükseldiği Hıristiyan dünyasına adını altın harflerle yazdıran Mary Magdalene‘dır. Bizim Malena ise adına film yapılır. Başka ilginç bir nokta da Monica Bellucci, başrolünde oynadığı The Passion of the Christ (2004) filminde bu defa Maria Magdelene asıl karakteri olmasıdır. Hristiyanlıkta Azize Magdalalı Meryem Günü 22 Temmuz olarak kutlanır.

“Pedalı olabildiğince hızlı çevirdim… sanki özlemden, masumiyetten, ondan kaçıyormuşum gibi. Zaman geçti ve birçok kadını sevdim. Ve beni kendilerine yakın tuttuklarında… ve onları hatırlayıp hatırlamayacağımı sorduklarında, “Evet, seni hatırlayacağım” dedim. Ama asla unutmadığım tek kişi, hiç sormamış olan… Malena.”

Malena (2000)

Aktristin güzelliğinin aurasına bulanmış ağır hüzünle koca film süresince bir kaç cümleden öteye gitmeyen replikleri, ilgiyle izlediği Malena ve bisikletiyle bütünleşmiş ergen delikanlının oyunculuğu, saf insani aşkı yüreklerde hissettiriyor. Müziklerin omzumuza sarılıp peşi sıra usulca hikayenin içine çeken tarafını da es geçmemek gerek. Sinematografi, müzikler, kurgu ve her bir detay için izleyebilirsin.

“Eğer sevmek istersen bir kadını; “Duruşunu seveceksin en önce, hayata kafa tutuşunu seveceksin. Gülüşlerini seveceksin mesela!! Farklı oluşunu!”

Cemal Süreya