Danny Boy (2010) : ANİMASYON KISA FİLMİ
Film adına tıklayarak İmdb Sayfasına ulaşabilirsin!
Çarşambanın zihni gıdıklayan Merkür gününe biraz daha uygun bir film. Az da günümüze uyarlamalı, kafa karıştırıcılığı bakımından şaibeli, fantastik, nüktedan tarafına bağlamalı, zoru kolay yapar bu yapım. Uzun bir içerik, umarım sıkılmadan bir solukta olmaz tabi ama birkaç nefeste okuyabilirsin. Ay tutulmalı bugünün mazeretiyle geç yayınlamamı da anlayışla karşıla lütfen. Yazmayı severim okumaktan ötürü deyip başladım yazmalara…
Danny Boy (2010) : Yönetmen Marek Skrobecki, Polonyalı animasyon firması olan Studio Małych Form Filmowych (Studio of Small Film Forms) isminin kısaltılması ile anılan Se-Ma-For stüdyolarında üretilmiş. Polonya ve İsviçre ortak yapımıdır. Yönetmen, Peter and the Wolf 2006 animated short film ile Oscar ödülü kazandığı yapımda efsaneleşen İrlanda Balladına, Aslı’nda bu anime sebep olmuş. Film kurgusu, Janusz Czubak‘a ait. Orijinal müzik, ses ise Florian Pittet. Anime 10 dakika sürüyor. Film, geleneksel stop motion, Puppet Tool Animation denilen kukla animasyon tekniği ile üretilmiştir. Yönetmen Skrobecki’ya ait bu kısa film 3D teknik ile birleştirdiği üçüncü kukla animasyonu oluyor. 3D ve kukla tekniğini birleştirdiği diğer ilk iki yapım; Marchenbilder ve Ichthys adlı animasyonlardır.
İrrasyonel kör bir şehirde; kafasız, hoşgörüsüz, insani unsurları körleşmiş bir toplumda her şeyin farkında olan karakterimizin aklı başı yerinde, tüm duyuları, akıl melaikeleri ve vicdanı yerli yerinde. Ve fakat aşk diye tutunduğu hatta tutup kestiği kafası sayesinde toplumun bireylerinden biri olabildiği gerçeğine ve sevincine şaşkınlıkla bakarken, pardon bakamazken, ufukta güle oynaya kaybolan kafasız çiftimizin hemen yanlarında uzanan kulelere uçak çarpıyor, elbette onlar da dahil hiç kimse göremiyor, herkesler yaşamlarına umarsız bir şekilde devam ediyor ve kafasız baş karakterler de aynı umarsızlıkla ufukta gözden kayboluyorlar. 10 dakikalık gösterinin sinopsisi bu.
Fantastik bir drama tadında sunulan eser, Brugel’den İkarus’un yitip gidişine bir selam verir gibi geldi bana. İkarus, dönüşerek yok olan biri, baş karakter ile aynı dönüşümde sanki. Yalnız olmaktansa o sersemlerden olmaya razı olan biri olarak çıkıyor karşımıza… Ya dışındasındır çemberin ya da içinde diyen Woolf’un sözünü not düşeyim tam buraya:
“Dünya bir bütün, bense onun dışındayım…”
Virginia Woolf
Yunan Mitolojisinde Brugel’in “İkarus’un Düşüşü” eserine referans verildiğine değindim: 12 kitaplık eserinden oluşan kitap setinde, Roma mitolojik karakterlerin hikayeleri anlatılır. Ve tüm efsanevi hikayeler bilindiği gibi büyük acı verici dönüşümler yaşar ve sonsuza dek özgürlüklerini teslim ederek, olası sonuçlarını boyunlarında taşırlar. 8. kitapta İkarus’un uçuşu ve düşüşü konu ediliyor. Alıntıladığım hikayesiyle birlikte dönüşümün acı dolu sürecinin de yanında… Akabinde, dönüşmüş olan neye evirilmiş veya o fasit daire tamamlandığında olduğun şeyin faturası neyle, nasıl hatta kim ödeyecekmiş sorularıyla dans etsem ve hülasa açılımların başımı döndürdüğü bu kapılar atmosferinde, odaklanıyorum yeniden. Tamam, ciddiyetimi takınıp, devam edeyim!
“Atina’lı mimar Daidalus ve oğlu İkarus, Kral Minos’un emriyle, kendinin inşa ettiği labirente (Labyrinthos) hapsedilir. Daidalos oradan kaçmak için, kuşların pencere önüne bıraktığı tüylerden iki çift kanat yapar ve balmumuyla yapıştırdığından; oğlu İkarus’a alçaktan ve yüksekten uçmamasını, güneş ışınlarına fazla yakınlaşmamasını tembih eder. Fakat, İkarus takma kanatlarıyla uçmaya başlayınca, güneşi ve gerçekliğini daha yakından görmek için özgürce hareket eder. Ve fakat yaklaştıkça, kanatlarını bedenine yapıştıran balmumu erimeye başlar ve İkarus denize düşüp, ölür.”
Ovidus Dönüşümler
Bu konuda uzun açıklamalar yapmayıp, sayın meraklıma bırakıyorum mit ile filmin gizli bağlamını. En önemli unsuru olan başsızlık etkisine göz atalım azıcık da.
Evet, gelelim animenin hikayesinin bir çok unsuru içinde barındıran değerlendirmesinden; kafasız bir toplumu didiklemeye. İronik ve trajik hikaye içerisinde, sistemle çelişen bir kişi var; Danny Boy! Ve film, bu adıyla nam yapmış ünlü İrlanda baladıyla başlaması da bir diğer nokta. Bu konuyla da bilahare ilgileneceğim.
Bir şehir, şehirde garip insanlar ve başsızlıklarından kendileri mustarip değillermiş gibi görünüyorlar. Başsız bireyler, kaos içinde yaşıyorlar; akılsız, hoşgörüsüz, zarar verici, farkındalığı olmayan, duyularını da sisteme teslim etmiş bir halk olarak görünüyor. Kalabalığın içinde yalnız hisseden tek kişi; Danny Boy. Ve kafasız, aldatılmış ve amaçsızca oraya buraya seyir eden kişiler. Olağanmış gibi görünen tüm oluşagelenlerin görüntüsü karşısında bizim oğlan, korku ve üzüntüyle doluyor. Kalabalığa uyum sağlamanın bu stresi bitirebileceğini fark ederek onlara katılmanın bir yolunu buluyor ancak her seçim gibi bir kaybedişe de razı gelmek zorunda; yapması gereken için evine kapanıyor. Kendi kendine başını uçurmanın yolu olan makineyi inşa ederek sevgilisinin karşısına tıpkı diğerleri gibi kafasız çıkmayı amaçlıyor. Yeteneğini, aklını, zihnini, emeğini; bu son için kullanıyor. Yönetmen burada, Aslı’nda biriyle derin bağ kurmak için onlardan biri olması gerekliliğinin altını çiziyor. Onlara benzemenin, kendini tamamlayan bütünden sonsuza dek vazgeçmek olacağının hesabını yapmış mıydı bilinmez ve fakat kendini iğdiş etmenin kaçınılmaz sonucuyla mutlu olacağına tutunuyor. Haklı olabilir. Ben olsam, mutlaka farklı bir kişi daha vardır umuduna tutunurdum sanırım. Bilmiyorum, umutsuzluğum ve acım artınca belki de Danny oğlanın sonucuna da paye verebilirdim. Nihayetinde, sonsuzuna kadar yalnız olmanın farklılığını ve farkındalığını kaldıramayıp kendini, pardon kellesini sisteme kurban ediyor.
Şu acı baladın adının filmin başlığını onurlandırması ve fon müziği olarak hikayeyi besleme fonksiyonunu, araştırma sonucunda şu cevapları buldum: Önce orijinal müziği ver kızım:
Animasyon Kısa Filme adını veren, ünlü İrlanda türküsünün adıymış. Danny Boy adlı balat, genelde cenazede; ya savaşa giden ya da iş aramak için yuvadan ayrılan erkeklerin onuruna söylenen ve yaz sonunda gayda sesiyle evinden uğurladıklarının bir gün geri dönmesini umut edenlerin türküsüymüş. Şarkının sözleri 1910 tarihinde yazan Frederick Edward Weatherly‘e ait, bestesi ise efsaneye göre, 17. yüzyılın başında yaşayan kör bir arpçı Rory Dall O’Cahan‘mış. 2 yüzyıl sonra diğer iki kör müzisyen, Denis O’Hampsey ve Jimmy McCurry uyarlamaları ile yeniden gündem olmuş. Bu arada balat, İrlandalı Amerikalıların ve İrlandalı Kanadalıların resmi olmayan marşı haline gelmiş. Celtic Woman tarafından seslendirilen baladı dinlemen için kullanımına da sunuyorum. Evet zarif ve nazik biriyim.
Kafamda deli sorulara devam:
Peki bu bizim Danny oğlan, aşık olunca mı kabul edilmemeye katlanamadı veya dışlanmanın katlanılmaz doğasını yıkabilmek için mi ilişkilendi: Muamma! Paradoks. Bir şair olduğunu hatırlarsak, düşünme eylemine fazla daldığı gerçeğinden yola çıkarak; düşüncesiz, kafasız ve sorumluluktan kurtulmuş olarak sevgilisiyle el ele neşeyle batan güneşe doğru yürümesi anlamlı, İkiz kulelere giren kamikaze patlamasını görememesini kafasız olduğu gerçeğini göz önüne alarak mazereti kabul olur nasılsa… Ah Danny Boy!
Ödüller:
- En iyi İsviçre kısa filmi Narcisse Ödülü, Neuchatel (İsviçre) 2010
- İkinci Seyirci Ödülü, Solothurn (İsviçre) 2010
- En İyi Kısa Animasyon Film Ödülü, Nenzing (Avusturya) 2010
- Genç en iyi animasyon filmi Marcin ödülü, Poznań (Polonya) 2010
- Srebrna Kreska (Silver Line) Ödülü OFAFA, Krakov (Polonya) 2011
- Akademi Ödülü adaylığı Oscar aday filmi
- Taurus Studio Ödülü
İçinde barınan olguların yoğunluğunun nedeni ise 1951 doğumlu yönetmen olsa gerek diye düşünüyorum, 2010 yapımı olduğunu hatırlatayım tekrar ve bir şey daha; irdeleyenlerin bulduğu unsurları paylaşmasını da çok çok rica ediyorum.
“Bir ellerin. Bir ellerim. Yeter!”
Turgut Uyar
Aşk için kendinden vazgeçmeyesin, derim ben…
Animeyi izledim, sevdim ikiz kuleler olmasaydı aşık olmak için kafasız olmak gerekmez ki derdim. 🙈Ama konu çok yönlü. 🤷♀️Zamanımıza ne kadar uygun olduğuna takıldım ben de. 👍
BeğenLiked by 1 kişi
Parayı kapma uğruna giden hayatlar ayrıca dikkat çekici.
BeğenLiked by 1 kişi
Di mi ablam, altından bir sürü olay örüntülerine uç veren kıvılcımlar var… Eşelemek hoşuma gitti. Aşkı bile tam çözemedim pek? 😉
BeğenLiked by 1 kişi
Dilenci pek şanssızdı sanki 😉
BeğenLiked by 1 kişi
Hemde nasıl.🙈
BeğenLiked by 1 kişi
😁❤️
BeğenLiked by 1 kişi