“Bana Ne Yapacağımı Söyleme!”

Kadınlar, kadınlarımız! İçimizde ki güç ile ve birlik ile yürümeli. Ve hatırla; kadın kadının yurdudur. Biraz pozitif ayrımcılık gelsin günümüze ve geceye! Yasaklı hafta sonunun ağır işçileri, üst ve alt soyumuzun bakıcıları, baharın neşesi, sanrılı gecelerin şifası, ablası, anası, eşi, bacısı… Bin türlü maharetiyle, bir türlü hak ve adaleti sağlamaya imtina ettiğimiz; etimiz, kemiğimiz, canımız, yoldaşımız, arkadaşlarımız, dostlarımız; birlikte daha da güçlüyüz!

“Yaşın ilerledikçe kimseyle uğraşasın gelmiyor, kendini yetiştirememiş insanlardan uzaklaşıyorsun…”

Stefan Zweig

Bir de üst soyumuz, ebeveynlerimiz var… Analarımız, babalarımız; rollerin tepe taklak oluşları… Ergen hallerine bakıp gülümsediğimiz; sağlıklarını gözetip, çocuklaşan hallerine şaşırdığımız… Coğrafyamızın erkeği ve kadını sorunsalının yanında, onların hallerini, haklarını, hadlerini ve halet-i ruhiyelerini gözettiğimiz canlarımız... Bu günün filmi de onlara gelsin. O güzel ellerinizden öperim sizleri…

*ASLI’NIN FİLM ÖNERİSİ…

Film adına tıklayarak İmdb Sayfasına ulaşabilirsin!

The Father (2020) : Florian Zeller tarafından yazılan Le Père 2012 oyunundan uyarlanan ve yine Zeller tarafından senaryosu yazılıp, yönetilen filmin oyucuları; Anthony Hopkins, Olivia Colman, Mark Gatiss, Imogen Poots, Rufus Sewell ve Olivia Williams. Eser drama filmidir. İngiliz Fransız ortak yapımıdır. 97 dakika sürer. 90’ana yakın adaylığın 16’sını kazandı, diğer bir çoğu sonuç bekliyor. 93. Akademi Ödülleri‘nde altı adaylık, 74. Bafta Ödülleri‘nde de altı adaylık bekliyor, 78. Altın Küre Ödülleri‘nde dört dalda adaylık olarak kaldı.

Demans hastası bir babanın yaşamını canlandıran Hopkins ve kızı rolünde Colman, oyun performansları ile eleştirmenler tarafından takdir edilir iken hastalığın geçekçi şekilde yapılan betimlemesine de övgüler yağdı.

“Neden yanlış bir şeyler varmış gibi bakmaya devam ediyorsun? Her şey yolunda.”

The Father (2020)

Her şeyin yolunda olduğuna inandırmaya çabalayan hallerine bakıp, bir türlü içimizin sinmediği çabalamalarına iç geçirip, koşarak iş başı yaptığımız, çoluğun çocuğun bakımıyla haşır neşir olduğumuz ama zihnimizin arka planında açık kalmış beyaz eşya gibi devamlı sinyal veren dıt dıt sesi ile tedirgin olduğumuz sevgili yaşlılarımız! Bir zamanların otoriteleri ve kural koyucuları olan ama artık tembihlerimiz ile nizama getirmeye çabalarken izama kaçıp ziyan ettiğimiz sevgimiz, sevgililerimiz. İlk baharın neşesi öpsün yanaklarınızı!

“İnsan istiyor tabii, hem uyuyayım hem unutayım istiyor… Keşke.”

Albert Camus

Neyi dilediğine dikkat et!