“Bize Hiç Bir Şey Olmaz Sanıyorduk!”
Biliyorum, üzüldüğümde bana çok kızıyorsun… Çünkü üzüldüğümde en çok kendine dönüyor ve “Yine beceremedim..” diye içerliyorsun. Ve aslında seni sinirlendiren ben değilim; sen en çok kendine sövüyorsun! Ki işte sırf bu yüzden sırtın ile beni, baş başa bırakıyorsun.
Oysa, yüreğimin sancısı, bu sefer gölgelerine gitmesen, sorsan kendine “Noldu?” diye. Cevaplar belki yüreğin; o uçurumlardan düşmemeye çalışmanın, yok sayılmanın, asaletin rengini karartan zoraki gülümsemelerin nedenini…
Toprağa bırakır gibi bırakıversen suya kendini… Boğulma hissini bastırsan ve batsan o dokunuşa… Sona yaklaşma dürtüne gem vurup daima başlangıçların sevincine tutunsan… En derinlere, en lacivertine varsan ve uzatıp parmaklarını altın kumu avuçlasan…. Kurtulacaksın! Kurtulacağız bu savaştan…
Beni bağışla! Her zaman affedildiğini bilecek kadar kaldın bu yürekte. Çünkü sana kesilen her cezanın müeyyidesi ile ruhum son kararını verir. Sana ettiğim ahım; bana vahımdır!
Say ki, beni hiç kırmadın.
Var say ki, ben yine her şeyi yanlış anlamış olayım… Yüreğimi kemiren tahta kurularını ne yapacağım ya peki? O susarak yazdığın kompozisyonlarda, esas kıza adını sorup duruyorum deli gibi. Şöhretin en görkemli halini yaşarken kuliste bir fısıltıyla zıplamama ne demeli? Yönetmen değiştirmiş olabilir mi beni? Kafamı suya sokan ejderha ile arama girdiğinde nefes alabiliyorum sanki… Yüreğimde ki bu serinin, sonu mu geldi? Yayından mı kaldırılıyorum; polemiği…
Farzet bir gece yatmış yatağıma, tam uykuya dalacakken orkidemi sulamadığım aklıma geliyor. Fırlıyor, elimde sürahi ve içinde bir damla su! Baş ucuna notlar yazmışım gibi… Hiç gidilmemiş tatil otellerinden dönüyorum gece yarıları… Sabaha karşı, yorgunluktan elimde bavulla anahtarımı arıyorum. Kutulara gizlenmiş anahtarın yok! Buzdolabından soğuk su içiyorum kanarak… Ve belki son kez kapattığımı bile bilmeden kapısını… Belki son kez uzanıyorum o koltuğa… Son kez olduğunu bilmeden asıyorum çamaşırlarını, kurusun diye… Ve ben…
Ve ben…
Bilmediğim bir sonsuzlukta ve bildiğim bu rüyada; son sigaramı söndürüyorum küllüğüne. Ya sen, biliyor muydun o son kez’leri? Hesaplamış olabilir misin ki?
Sana sadece renklerimi vaat edebilirim: Hangi kırmızıyı istiyorsam ya da maviyi… Sarıdan mora gidebilirim yahut grinin en pembesine! Ama bir renk körünü ne kadar ikna edebilirim? Velhasıl sana, benimle hiç sıkılmayacağını garanti edebilirim!
Jüpiter’in gününden renkli rüyalar!
*Aslı’nın Film Önerisi..
(Film adı üzerine tıklarsan İmdb sayfasına gidersin!)
Alice Through the Looking Glass (2016) : 2016 yılında yayınlanan, Alice in Wonderland (2010) devamı niteliğinde servis edilmiş, Canlı aksiyon animasyon fantastik macera filmidir. Yönetmen James Bobin, oyuncular Johnny Depp, Anne Hathaway, Mia Wasikowska, Matt Lucas, Rhys Ifans, Helena Bonham Carter,. Senaryo yazarları; Tim Burton, Lewis Carroll,Linda Woolverton. Grammy Awards dahil 4 galibiyet, 20 adaylık ödülü kazanmıştır. Amerikan İngiliz yapımıdır. Film, 113 dakika sürer. 3’lemenin son filmi.
Walt Disney Studios Motion Pictures tarafından üretildi. 2010 yılı Alis Harikalar Diyarında filmi ile oyuncular ve yazarı da aynıdır. Link yukarıda yazıma ait film adıyla bırakıverdim; meraklısına… Serilere olan sevgimden ve bağlılığımdan dolayı seyredilmelidir. Sabredenlere ilk film önerim için linke tılayıp diğer yazımı okumalarını salık veririm. İlk yapım için de buraya tıkla!
Konusu; Alice, zamanda yolculuk eder, arkadaşları ve düşmanlarıyla karşılaşır ve Şapkacı‘yı kurtarmaya çalışır, diye de özetleyebilirim.
“Herkes er ya da geç her şeyi bırakır, canım.”
Alice Through the Looking Glass (2016)
Yorucu duygular ve yaşamlar içindeyken, böylesine renkli fantezi hikayeler ile bir mola tadıyla kafa dağıtıcı olması için önerebilirim; bence! Hadi izleyelim?
Edit: Alice serisi ile ilgili diğer film önerileri için film adına tıklayarak ulaşabilirsin.
ALİCE İN WONDERLAND (2010) Walt Disney Pictures tarafından servis edilen ve Tim Burton imzalı…
ALİCE İN WONDERLAND (1951) 1951 yapımı, ilk Animasyon Müzikal filmi…

“Harflerin gülüştüğünü, senin adında gördüm.”
Haydar Ergülen
Ne tuhaf, hala neşeli ve hüzünlü bir tınısı var; adının!
Sonların hesabı hiç olmaz ki! Hepsi bir başlangıç hepsi bir son değil midir?
BeğenLiked by 4 people
Ne güzel özetledin, hassas ve nazik kalpli serçem! desem? 😉 Sesini özlemişim sanki …
BeğenLiked by 2 people
Ben de, çok. Canım Aslı’m!🌠
BeğenLiked by 2 people
sevgiler 🙂
BeğenLiked by 2 people