“Bana Kalbini ve Ruhunu Ver. Ve Hayat Bize Her Zaman Pembe Olsun!”
Bayramın en pembesi ve yaz mevsiminin en pembe aşkı ile dans eder gibi geçsin tüm yıllarımız!
Geceden beri izlemeye çalıştığım filmi, sabahına, son 10 dakikası ile bitirdim, nihayet. What Dreams May Come (1998) filminden bahsediyorum ki bugünün film önerisi de bu yapım aynı zamanda… Devam edelim:
Aslı’nda hazin bir yaşamın sona ermesini, erdirmesini konu alsa da… Aşk ile boyanmış filmin adı Hamlet in “Olmak ya da Olmamak” tiradından alınmış. Müşfik Kenter den video linki de bıraktım. mavi yazılar açılacak linklerdir; tıkla! Belki filmi seyrettikten sonra baksan daha anlamlı olabilir. Ve William Shakespeare‘in acıyı yok edecek, ölümden sonrasının neye benzeyeceğini bilememek ile ilgili bir çok analizi de mevcut. Yaşam uykusu ile ölüm uykusu arasında fark; bulanacağım rüyaların kontrolsüzlüğü ile… Yani karar için; son tercih de yeterli bilgi yokken ve buna rağmen “yeter!” denilen o son adıma varma çabası… Uçuruma doğru mu atayım ya da dönüp ardıma; tüm karanlığımı, elimde ki kör kılıç ile yeniden ve yeniden aşmaya mı çalışayım? Korkmak mı? Asla! Sadece bıkkınlık; bu noktada derin nefes almama sebep! Ve belki iki seçenekten birine olan gelecekte ki pişmanlığımın hiç bir ederinin olmaması ile saplanıp kalmak; seçtiğime! Bu ne büyük bir ikilem! Ne şiş yansın ne kebap! Ya da toptan canı cehenneme, kurban eti ile içtiğin rakıya cevap!
Hiç savaş görmemişken seçemezsin, buna korkaklık neden olur, anlarım! Ama tonlarca savaşa girip çıkmışlığın varsa ve hatta bir sürü yengin, bir o kadar da yenilgin ile bıktıysan… Ne fark eder ki artık; yensen ya da yenilsen? Bundan sonra…
En fazla bir tatlı rüyaya başlar ya da en berbatından bir kabusta sağaltırsın kendini… Yetmedi mi? Hem o savaş baltanı gömdüğün yerden tekrar çıkarmanın alemi neydi ki? Kim inandırdı seni; Toros’un alına moruna! Görmediğin renk mi kaldı? Hem keşfetmediysen bir kaç tonu; onların olsun… Ganimete paye verenlerin… Günahları boyunlarına!
Hiç okyanusta yüzmedim. Hiç bir çöle adım atmadım. Hiç bir uçaktan atlayıp paraşütle süzülerek inmedim toprağa. Varsay ki hiç sevmedim, hiç sevilmedim. Ve hiç dans etmedim ve dahi hiç sevişmedim. Hepsi bir rüya idi ve ben uyanmayı seçiverenim!
Bir sürü olmaklardan sonra bir olamamaya razı gelebilirim. Asıl seçim budur sevgili; tüm bildiklerini ve bileceklerini bırakıp o hiç bilmediğine ki dönüşsüz; bırakıvermektir kendini… “Her ne olacaksa olsun, razıyım” ile…
Edit: To be or not to be – Kenneth Branagh (Hamlet) monolog türkçe altyazılı linkini de bıraktım. Elbette biraz abartmış olabilirim. Kendimi gaza getiriyor da olabilirim. Olmak ya da olmamak!!!
*Aslı’nın Film Önerisi…
(Film adı üzerine tıklarsan İmdb sayfasına gidersin!)
What Dreams May Come (1998) : 1998 yılına ait, fantastik romantik dram tarzında, Richard Matheson‘ın aynı isimli roman uyarlamasıdır. Yönetmen Vincent Ward, oyuncular; Robin Williams , Cuba Gooding Jr. Türkçe “Aşkın Gücü 1998” olarak vizyona girmiş ve ödülleri olan filmin farklı bir aurası var. 113 dakika süren yapıma bir şans vermelisin ya da tekrar izlemelisin! Yukarıda ki yazı içeriği, filmin konusu ve yorumlarımı içermektedir, okuman ve yorum yapman beni sevindirir. Amerika Yeni Zelanda ortak yapımıdır. 1 Oscar galibiyeti dahil 6 galibiyet daha ve 2 adaylık kazandı.
Çocuklarını araba kazasında kaybeden bir çiftin yaşama tutunma mücadelesinde farklı kulvarlara tutunmasını konu ediyor. Doktor olup. çalışmaya tutunan kocanın iş dönüşü trafik kazası sonucu ölmesiyle zaten uçlara savrulan kadının intihar etmesi… Teolojik ve spritüal sonuçlara rağmen fantastik yaşamın görüntüsünde; sevdiği kadını kurtaran bir adam… Cehenneminden kurtulan kadının cennetinde çocukları ve kocasıyla sonsuza dek mutlu yaşaması… O halde bana müsaade; sonsuza dek mutlu yaşama geçmeye!
“Bazen kaybettiğinizde kazanırsınız.”
What Dreams May Come (1998)
Üzücü ve yok eden olaylar bile yaşasan, elini tutan, sana inanan biriyle umudun sonsuzluğunda gülümseyebilirsin gibi özetleyebilirim filmin konusunu. Aslı’nda olmayı seçenlere de selam ederim!
“Sesinden öpüyorum, yüreğime serçeler bırakan sesinden…”
Cemal Süreya…
Ki dönen yok seferinden…
Bazı cümleler benim,nasıl beceriyorsun içimi okumayı ?
BeğenLiked by 1 kişi
Hayata karşı kendimi yorgun ve yılgın hissettiğim zamanlarda, çok istediğim bir şeyin olmadığı, yada istemediğim bir şeyin başıma geldiği anlarda, bana iyi gelen güç veren sözler ve hikayeler vardır . Beni motive eden ve yenileyen.
”Kalk, silkelen, kendine gel. Umutsuzluğa sarılma.
Umutsuzluk şeytandan, ümit etmek ise Allah’tandır.”
Şems-i Tebrizi
gibi bu içerisine düştüğüm vesveselerden ve dertlerden sıyırır beni. Bilirim ki beni Yaratan beni asla yalnız bırakmaz, her daim yanımda güç ve umut verenimdir.
Birde gene Şems’ten,
”Başına ne gelirse gelsin karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Dileğin gerçekleşmediğinde de şükret.”
Buda her gelen yeni günün içinde yeni umutlarla ve yeni güzelliklerle geleceğini, Neyin hayır neyin şer olduğunu, olduğu anda bilemeyeceğimi ve ben şer diye düşünsem bile arkasında muhakkak bir hayır olduğunu hissettirir ve öylede olur bir zaman sonra, ondaki hayrı görürüm. Zira gelen her şey Yaratandan gelir ve bir eksiğimi gidermek, bir fazlalığımı törpülemek ve beni dünden daha iyi bir hale getirmek için gelir…
Çenem düşmüş lafı uzatmışım dostum lütfen kusuruma bakma ama bir de güzel bir hikaye var ”Buda Geçer Yahu” belki bilirsin bu hikayede bana hayatta her şeyin geçici olduğunu içine düştüğüm durumun ne olursa olsun asla sonsuza dek devam etmeyeceğini hatırlatır bu hikaye biraz uzun burada yazamadım evvelden sayfamda paylaşmıştım onun linkini aşağı koyuyorum okumak istersen.
https://mmuratgungor.com/2016/10/12/buda-gecer-yahu/
Bayramın kutlu olsun, Her şey gönlünce güzel olsun, her gelen yeni gün, bir öncekinden güzel olsun…
BeğenLiked by 2 people
aynı frekansta olduğunda zaten iletişime geçebiliyoruz; radyo yayını gibi… Bu günlerde bunları duymaya ihtiyacın var demek ki… Sor bakalım kendine neyi çözmeye çalışıyor? Artı, o cümleler benim canım! Kollektif bilinç ile hepimiz bağlıyız aslında… 😉
BeğenBeğen
Sana ve ailene de güzel bayramlar, güzel insan! Ama ağlattın beni abican öğütlerin ile! Biliyorum bitecek, geçecek üzüldüğüm günler… Sadece yeter beya… Ben tüm oyun için toptan pas diyorum. Hatta mümkün ise yerimi seve seve dileyene verebilirim. Velhasıl İyi ki varsın!
BeğenLiked by 1 kişi
Yazdıklarından tanıdığım kadarıyla güçlü, dirayetli ve kendi ayakları üzerinde durabilen ve dilediğinde, azmettiğinde her şeyin üstesinden gelebilecek güçte bir insansın sen sevgili kardeşim. Sıkıntılar misafirdir. Gelir gider, önemli olan gönderenin hatırına misafire sabretmektir . der sevgili Mevlânâ.
Allah bize güçlü bir yardımcı vermiş ve her daim bizle beraber.
Ne kadar, derin ve karanlık olursa olsun,
İçine düştüğün kuyun, Seni oradan, çıkarmaya, muktedirdir ruhun…
Buda benden olsun dosta selam olsun, bir uğur böceği uçurdum sol yanına konsun.
Velhasıl sende iyi ki varsın…
BeğenLiked by 1 kişi
Ama bu iki ha! Gözlerimi yaşartan yazılar yazma bugünlerde, hem bayramı unuttun mu?
Sol yanıma gelen misafire omuz üstü bir çay; benden! 😉
Teşekkür ederim: başını öte yana çevirmediğin için…
BeğenLiked by 1 kişi