“Sen, Hiş Söylemediğim Bir şarkının En tatlı Ezgisisin!”
İçinde ki uçurumdan çıkıp yürümeye başladım. Elbette üzüldüm. O uçurumu çok sevdim. Ve elbette yas tuttum.
Uzaklaştıkça senden ve sana ait hislerden, içim bulandı bir an. Ve o an ölecek ya da öldürecek gibi hissettim. Sen biliyordun, uçurumundan çıkıp yürümeye başladığımı. Bilmene rağmen sustun.
Belki emindin, vazgeçilmeyeceğinden… Oysa biliyorsun; her an her şey olabilir!
Sen sustukça, acım azaldı.
Ellerin cebinde kaldıkça uzanmayan kollarımı kavuşturup, razı geldim ben de.
Bir kadının en zayıf noktası ‘değersizlik’tir, bir erkeğin en zayıf noktası ise ‘yetersizlik’tir. “Benim için çok değerlisin!” demiştin, sen de benim için: Yeterlisin!” O halde sorun ne? Neyse ne…
İki gün sonra bir dolunay var!
Gönlünde dinlendiğim, yüreğinde nefeslendiğim… Hoşçakal, canımın martısı, kuytularımın kumrusu, hoşçakal!

“Hiç kimse izlemiyormuş gibi dans et. Hiç incinmemiş gibi sev, hiç kimse dinlemiyormuş gibi şarkı söyle. Ve dünya cennetmiş gibi yaşa.”
William W. Purkey
Senin, benim için söylediğin sözlerdi bunlar ama sonunu hep kendine saklamışsın…