“Kontrol Edemediğin Her Şey İçin Endişelenmeyi Bırak!”
Şubatın bonusu bugün: 29. Cumanın cumartesiye el vererek Şubatla vedalaşması. Minik bir sırt çantası ile başladığım yolculuğum da devam ediyor. Bu gece de konuğum.
“Bir anlam çıkarmak için henüz erken…” diyorum. Ters köşe olmayı dilesem de olanlar beni uyarıyor, “yanlış olan bir şey var bunda!” diye… Omuz silkiyorum. Ben doğrumu aramıyorum ki, yanlış da olabilir… Ben aidiyetimi arıyorum. Benim olanı, olmayanı; olduğu yere bırakmaya razıyım.
Bir kaç gündür en sadık arkadaşlarım; virüslerim!
Kaç kere hapşırmak gerek iyi olmak için?
“Çok yaşa!”mak için kaç kere nezle olmak gerek?
“Sen de gör!” diyenle mi yaşayacağız ki?
Kahve iç, burnunu sil, bir yudum daha, burnunu sil, son yudum ama son siliş değil elbet. Burnum acıyor silmekten…
Corona değil Miller tercih ederim ki ben… Yani, nezlem de, adi nezle işte.
Nefes alıyor muyum ki… Kokusuz tüm nefeslerim…
Korkusuz sev beni, gel öp... Paylaşalım bu virüsleri…
Beraber tüketelim çayları, kahveleri, mendilleri…
Gel korkusuz öp beni!

“Beni hoyrat bir makasla, eski bir fotoğraftan oydular!”
Sezen Aksu
Hoyrat bir el…