“Sana Güvenebileceğimi Düşünmüştüm; Boşver!”
Bilmiyorum. Bu noktadan sonra nereye gideceğimi ya da ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum.
Benim için bir yol var mı hala?
Varlığına inanmam, yürüdüğüm patikayı, hayallerime ya da ötesine vardıran bir yol yapmaya yeter mi?
Azalıyorum…
El yordamı sevinçlerimi arıyorum, sen de bırakmışım sanırım. Onlara iyi bak olur mu? İki günde bir su ver, ara sıra güneşe çıkar. Pencerenin pervazında unutma ama. Ve bir gün çiçek açarlarsa, çek bir iki fotoğraf ve yolla bana da!
Şu an geldiğim yer, yolun sonu. Geniş bir düzlük var sadece ve solda çiçekler ile bulutların buluştuğu muhteşem bir uçurum! Sağ tarafımda sık ağaçların birbirini gizlediği şahane bir orman! Karşımda açılan yol vaatler ile dolu, çölde ki vaha gibi… Sahte mi gerçek mi anlayamıyorum.
Ve bulunduğum noktadan geri de dönebilirim. O patikadan tekrar bir yol bulabilir miyim ya da buna gücüm var mı, bilmiyorum.
Her türlü öneriye kapalıyım aslında. Bu kurguda tüm kelimeleri ben söylüyorum. Kulaklarımı kapattım. Ağzımı bıçak açmıyor. Fakat ceplerim ve sırt çantam ağzına kadar kelime dolu. Sadece yazmak için sakladım.
Başıma her ne gelirse gelsin, bil ki hepsini hakettim sevgili! İlahi adaletin tecellisi diye kabul edin istiyorum. Hiç korku yok, hayret!
Böyle mi oluyormuş? Cesur filan değilim. Güçlü de değilim. Sadece teslim ettim kendimi olacak olanlara… Ne olacaksa Ol’ana!
Sen?
N’olmuş ki sana?
Sana müziklerimi bıraktım, danslarımı, gözyaşlarımı… Alt çekmecede belki bir kaç kelime… Yeter! Yettir bi zahmet…
Ve sakın unutma “Kamuflaj çok önemli!”
Umarım o çok arzu ettiğin sessizliğe kavuşur ve huzuru bulursun! Daima dualarımda olacaksın! Bende çok emeğin var, bir parçamsın daima.
Yani demem o ki, yazmaya devam ederim belki de sana. Belki de burada!
Belki bir gün hiç kimse okumaz yazdıklarımı… Tek takipçim sen olursun…
Okyanusu anlatırım sana! Kuzey ışıklarını, kanguruları, pelikanları ve penguenleri…
O karanlık evrende ki karadelikleri anlatırım… Mavi gezegenden onlarca binlercesini keşfederim, adını da birine veririm belki.
Güneşin koynunda uyur, ayın karanlık yüzünü ziyaret ederim. Uçak moduna alma ki fotoğraflarını yollayabiliyim sana da!
Hiç biri için söz vermiyorum ama…
Senli hücreler benimle olacak, bunu bil yeter işte. Ve benden sakındığın o gülümsemeni hiç silme yüzünden… Ki ‘Çözmüş bu!’ desinler.. İçinden de bir kahkaha patlat o sırada!
Çok eğlen!
Neşe ile aranızdan su sızmasın.
Ey sevgili! “Beni üzme, kendini de benimle üzme!”

“Gün biter, gülüşün kalır bende!”
Ahmet Telli’den bana…
Gözyaşlarım da ellerimde…