“Kalbimi Bir Şarkıyla Doldur Ve Sonsuza Dek Onu Söylememe Müsaade Et!”
Günler günleri kovalıyor.
Bir sürü sorunlarımız var.
Herkes kendine odaklanmış… Bu kolay olan gibi geliyor sana. Ama değil. İnan böyle devam ederse, sorunlarımız bizi kendince çözümlere götürecek. Ve şanslıysak, dudaklarımızda bir gülümseme olmaktan öte gidemeyeceğiz.
Dolunaya bir gün var. Hiç korkmuyor musun?
Oysa benim en büyük endişem senin dışında ki bir çözüme gözüm kayarsa idi…
Aslında çok gereksiz biliyorum.
Üstelik belki de gizli gizli kurtulma planları bile yapıyor olabilirdin.
Hani sen hep ‘biliyorum!’ dersin ya bana. Atalarımızın bir lafını hatırlatayım ben de sana ‘çok bilen çok yanılırmış!’.
Bence artık yanıldığımız gerçeğini kabul edip tokalaşma zamanı…
O masanın karşısına geçip, o poponu sandalyeye koyup, külahını masaya çıkarma zamanı. Yani ‘git konuş bence!’ repliğine geçmelisin.
Çuval çuval incirleri heba edeli çok oldu zira. Endişem incir değil velev ki…
Bu bir dolunay sevgiliCan.
Evim ve ailem olmasını ne kadar arzuladığımı biliyorsun. Sorun değil, bunlar sen değilsen. Sen bunlar olmak istemiyorsan.
Mış gibi yapmayalım.
İhtiyacım var ama muhtaç değilim. Anlıyor musun?
Bir kuş tüyüne, bir mucizeye bakar aile ve ev sahibi olmam.
O halde bu dolunayda dileğimi değiştiriyorum.
Dileklerimden ve cümlelerimden adını ayıklamakla başlıyorum.
“Herkesin yolu layığına açık olsun!” diyorum.
Oysa şuan ihtiyacım olan tek şey, saçlarımı okşayan parmakların… İle uykuya dalmam!

“İnsan bir uçurumun kenarına varmadan kanatlanamaz.”
….
Kanatlarım var artık!