“Ben Arayamam Sevgili!”
Özlem’enin hamuruna bulaşmış hep, içimdeki küçük kızın sevinçlerine neden olan şefkatli seslenişlerin… Telefonumun ekranında aylardır adını okuyup da yüreğim hoplamadıydı… Yuvarlanırken yaşamın tozlu yollarında aklına düşemedim velev ki…
“E sen arasaydın!” derdin ya “Seni çok özledim!” içerlemelerime karşılık… Ben arayamam balım, ilk kavgamda teker teker kırmışlar tüm parmaklarımı… Basamam o tuşlara yani… Ve o zamanlardan kalmadır attığım çığlıkların ses tellerimi yırtması… Yani demem o ki, ben anasız büyümüşem, ağlamalarım hep kursağımda kalmış… Kanamadığım memeye benziyorsun sen hem… Onun kadar şefkatli, onun kadar yoksunluğunu çektiğim ve onun için öz güvensiz yetişmişliğim… Ben arayamam sevgili! Yalancı emzikle avutmuşlar beni, parmaklarımı imdat çekici ile ezmişler, ses tellerimi sırt hançeriyle parçalamışlar…
Ben seni arayamam; memeye hasretken bu ağız, ılık elektrik yüklü o kucağa beni yatırmamışlar ki hiç…
Yağız sevgili, biraz kavruk biraz köse kalmışım ben. Demem o ki; gel bul beni, bul sar beni, sar avut beni sevgili!
Numaram hala aynı, hiç değişmedi…
“İfade edemediğim bir eksiklik hissi var içimde, sanki her şey başka türlü olabilirdi…”
Oğuz Atay
Olabilirdi ve olsaydı güzel olurdu sanki…
Beğeni ve link için teşekkürler 🙂
BeğenLiked by 1 kişi