Bugün İlk Gün!


sev
Aslı’nın Mottosu…

“Kendine Karşı Şefkatli Ol!”

Bu merhabayı kime dediğimin bir önemi var mı bilemiyorum ama kocaman bir MERHABA!

Çok heyecanlı ve sevinçliyim.. Biliyorum ki yıllardır aylardır günlerdir düşüncelerimde şekillenip gelişen değişen, olmak istediğim kişi ve yer yahut daha anlamlı olacaksa hayalim; gerçeğimin içine girdi. O bir tohumdu ve ben onu bulmak için çok çok çabaladım. Öylesine serkeş bir şekilde, hayat bana ne takdir ediyorsa şeklinde yaşayıp giderken de çok huzursuz, çok sıkılıyordum. Birdenbire mi yoksa usul usul mu bir aydınlanmaya nail oldum bilmiyorum. Nihayetinde ‘kendinin farkına var’ diye kulağıma fısıldadı bu aydınlık, fark et! Neredesin ve nasılsın? Peki söyle artık nerede ve nasıl olmak istiyorsun? Ah en zoru buydu… Şurada olmak istiyordum, bir kaç saat ya da gün sonra da aslında galiba sanırım orada da olmak beni istediğim o kişi yapabilirdi. İstediğim o kişi nasıl biri miydi? Mutlu… İçinde bir kaç gizli şifresi olan şekilde mutlu olmak istiyordum; mutlu. Şifreler; şefkatle sarmalanmış güven içinde sevgi dolu, kendimi yaşamayı deneyimlemek! ‘di sanırım.. Garip mi konuşuyorum? Haklısın, bu düşünceler netleşene kadar garipti, garip davrandım, garip hissettim ve garip yaşadım. Pes ettiğim zamanlar ‘ben de bir özür var, bunu kabulleniyorum ve bu gariplikte yaşamayı normal bulmalıyım’ dedim.. Kısa çok kısa sürdü bu pes zamanlar.. İçimde bir ses vardı ve sürekli ben’le konuşmaya çalışıyordu… Duymuyor, dinlemiyor, anlamıyordum… Off ne sesi ya.. Normal insanlara böyle olmazdı, es kaza bunu birine söylesem bir psikiyatr koltuğu hatta belki o servisin yatağı olurdu durağım.. Sustum, içime sustukça dışıma kustum..

Öfke İçindeydim.

Öfkelendikçe sevgiden hep uzağa düşüyor, sevgiye yaklaşamadıkça öfkeleniyordum.. Garip biliyorum.. Dedim ya Garipçe yaşıyordum. Sonra yoruldum.. Öfkem sönüyordu, ancak öfkenin alevi azaldıkça düşüyordum. Onun azalması, beni ayakta tutan iskeletin alev alev yanmasıydı. Öfkem azalıyor, alevler sonrasında iskeletim küllere dönüyordu, bedenime hiç zarar vermeden sadece kemiklerinde yanan alevler. O alevin bitmesiyle küle dönen kemikler… Hiçbir uzvum işlevini yerine getiremez hale gelene dek için için yandı, yandım ve sönüp tüm iskelet sistemim kül oldu. Bezden bebekler gibi bir bedene döndüm. Ve bu şekilde de yaşama devam ettim.. Elbette kendime acımaya başladım… Sonra çevrem de bana acımaya başladı ve ben garip, mağdur bir kadına döndüm.

Sessizleştim…

İçimde ve dışımda çıt çıkmıyordu.. Ne kadar bu şekilde kaldığımı hatırlamıyorum.. Heyhat, bu durumdan da sıkıldım ve kendimle sohbet etmeye başladım ‘”Bak bu şekle seçimlerinle sen geldin, evet mutsuzsun ama yeniden seçimler yapabilir mutluluğu keşfedebilirsin” dedim. O kadar çok sessizlikle sohbet ettim ki, o minik kız beni affetti ve yine dile geldi. Oysa yıllarca onu yok saymak, duymamak için neler neler yapmıştım… Benimle tekrar konuşsun beni sevsin diye de neler neler yaptım… İroni!

Barış, Sevgi ve ŞEFKAT; Güven Doğuruyordu…

İşte mutluluk bu! Tekrar inşa etmem gereken bir iskelet sistemi vardı. Bedenimi de mutlu etmeli, hak ettiği yaşamı ona sunmalıydım; evet, evet! Derken aynaya bir baktım yıllar geçmiş ve ben, hiç hayalini kuramadığım kadar yaş almıştım, yapılacak hiçbir şey kalmamıştı.. Vah bana, vah’lar bana’ydı. ‘Hayır, zaman illüzyon!‘ dedi o ses… “Ne istersen olabilirsin..” İçimdeki huzuru dışıma çıkarman gerekti. “Yardıma ihtiyacım var” dediğim anda, ardı ardına yardımcılar geldi yaşantıma.. Onlar yardım ediyorlar… Ve benim öğrenmem gereken “Küllerinden tekrar doğmak” nasıl oluyor?

Devam edecek…

“Hayatı , size gülmeyi unutturacak kadar ciddiye almayın.”

Aldous Huxley

Gülümsemeye başlamam uzun zamanı aldı…

Aslı’nda Her Şey Aslı İçin…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s