“Her Kenarından Sökülmüşsün!”
Bir gün, bir sabah gün doğumunda; her şeye yeniden başlamak ne mucizevi olurdu. Hiç yalana bulanmamışken, hiç yara almamışken… Daha hiç aldatılmamış, yarı yolda bırakmamışken… Henüz annenin o güvenli kollarındayken… Ölümü tatmamışken… Henüz örselenmemişken!
Bu kadar kirlenmemiş olsaydık.
İnanıyorduk ki, bir çizgi vardı ve o çizgiye vardığımızda her şey bitecekti. Mola verip tekrar başlayabilecektik.
Bu bir yalan!
Kendimize ait tüm olanların, hatıraların affedileceğine inandık. Bağışlayanlar bizi özgür kılacaktı.
Bu da bir yalan!
Çünkü herkes kendini kurtarmak ile meşgul. O anılara bakmayınca, yaşanmamış varsayan sadece o kişi! Etkilenen diğerleri ile “haydi hep beraber!” deyip var olan tüm güçleri ile üfleyip, tüm yara almış o karelere iyileşmesini dilemek; bir ütopya.
Çünkü unutmayan birileri var mutlaka… Hatırlatan, hatırlayan! O yara ile hayatına tekrar yön veren ve asla unutamayacak olan birileri var daima!
Kendinde ki kareleri yaksan, kül etsen bile; ötekilere gücün yetmez!
Hepimiz kendi açtığımız yaralardan mesuluz. Yaptığın her kötülüğe karşılık yapacağın kırk iyilik bir doğru etmiyor. İnsan matematik değil. Bilgisayar değil. Delete tuşumuz olsa bile çöp kutusundan tekrar geri dönüşü mümkün! İzi kalıyor tüm bıçak kesiklerinin…
Hiç kimseye dokunmadan, sosyal mesafe sınırları gibi ruhsal mesafe olsa mesela, gerçek olabilirdi tekrar baştan başlamak.
Bu bir klişe!
Sadece kaldığın yerden devam edebiliriz. Tüm yaşananların ışığında nefes alabiliriz. Ve mutlaka karbon izimizi bırakırız her nefeste! Her adımda, her uykuda, her gün doğumunda… Her gecede… Her dolunayda! Her ufukta milyarlarca göz var, unutma! Her yerde kayıtta olan kulaklar, gözler, kasetler var.
Üstelik “Kayıt edilsin mi?” diye sormaya bile gerek duymayan… Kendi gerçekliğine karışan aile anıları da var. Ülkenin topraklarında yaşanan kadim hatıralar da…
Her şey kayıt altında!
Her şeyi bilen birileri var. Kaçamazsın! Saklanamazsın! Yok olup ya da yok edip baştan başlayamazsın.
Yaşamına son vermen bile yeterli değil, anlamıyor musun?
İzin var! Parmak izin, karbon izin var. Kaybolmak diye bir şey yok.
O halde bu dünya bir dualiteyse; var olmak da yok. Hepsi yalan!
Her şey yalan!
Tek gerçek: Şu an.
Hissettiklerim; izlerin acısı. O izleri, anıları taşımanın ağırlığı…
Artık sadece durmak istiyorum. Durup hiç bir şey yapmamak. An da kalıp öylece bakmak. Sadece bir şahit olmak. Hiç bir yerde iz bırakmamaya çalışıp, sessizce nefes almak ve yaşamı gövdeme alıp, tüm izlerimi geri verir gibi soluğumla üflemek gökyüzüne!
Üfleyince geçip gitsin diye…
*Aslı nın Dizi Önerisi
(Dizi adı üzerine tıklarsan İmdb sayfasına gidersin!)
Jessica Jones (Tv Series 2015–2019) : 2015-2019 tarihleri arasında, 3 sezonluk suç drama dizisi. İnsanüstü bir güce ve dirence, ek olarak da ses hızına yakın hızlarda uçma yeteneğine sahip olan baş karakterin hikayeleri seyrederken biraz gerebilir.
Süper kahramanların “suçlular ölümle cezalandırılmalıdır” mottosunun yanlışlığına vurgu yapan yapımlardan biri yine karşımızda… Yorumlar yavaş ve ilerleyen konular için epey olumsuz olsa da, esas kız ve tarz için seyredilebilir.
Keyifli Seyretmeler!

Yazılmaması gerekeni yazmaya, anlatılması zor olanı anlatmaya çabalıyorum.
Kafka dan… Milena’ya Mektuplar Kitabı…
Yüreğimin kararmaması için buna ihtiyacım var!
Durdum, seyrediyorum,
Sustum , dinliyorum,
Baktım, şahit oluyorum,
Hamurum su ve topraktan,
Her an, yeniden,
Yeniye yoğruluyorum…
BeğenBeğen
Hani herkes arkadaş
Hani oyunlar sürerken
Hani çerçeveler boş
Hani körkütük sarhoş gençliğimizden
Hani şarkılar bizi henüz bu kadar incitmezken
Eskidendi, eskidendi, çok eskiden, ilk defa benim duygularımı anlatan bir şarkıdan alıntı yaptım. Sezen abla ve Murathan mungan hakkını helal etsin.
BeğenLiked by 2 people
Sıcacık paylaşımın için teşekkürler…
BeğenLiked by 1 kişi
Benim de aklıma takılmıştı yazarken… burada paylaşman çok keyiflendirdi, teşekkürler!
BeğenLiked by 1 kişi