“Umurundaysa Eğer Sadece Senin İçin Buradayım!”
Bir araftayım. Tek başınalıktayım. Pazar akşamı… Yarın sabah programlanmış işler güçler var tabi senin için eminim. Beraber olsaydık, gece atıştırmalığı hazırlardın kendine ve paylaşırdın benimle… İçecek bir şeylerin olurdu, muhtemelen benim sevdiklerimden… Olmega veya Absoult… Dolapta portakal varsa keyifle eşlik edecek hale getirirdin, kendin için de. Hoş sohbet ederdik. Biraz senden, biraz benden, hatta bir bakarsın bizden! (James Blunt, “Goodbye My Lover” şarkısının MV eşliğinde dans eden duygular..)
“Meğer ne çok yanarmış canı insanın, baktığı yerde göremeyince görmek istediğini…”
Cemal Süreya
Belki de patates kızartırdın biraz benim, çoğu kendin için… Sonra yediklerimi sayar az bulur ve işaret ederdin ‘bunlar senin!’…
Hepsi ve her şey tuhaf gelirdi bana. Bana gösterdiğin emanet merhamet ya da zorlama misafirlik. Çünkü ben, akraba evlerinde ve misafir odalarında geçmiş bir çocukluk ile yatılı okulların ruhsuz ranzalarına ve demir dolaplarına ait odalar arasında kalmış hatta demir tepsilerden ‘herkes’ ve ‘hiç kimse’ arasında bir yerlerde karın doyurmuşken; ne sen anlayabilirdin, yüzüm önümde şefkatine el açtığımı... Ne de ben anlayabilirdim sekiz kardeşe sunulan tepside karnını doyurmanın basiretini... İşte anlamsızlığımız ve anlaşılmazlığımız! Ne zor bir uzlaşı!
Kim kimin yansıması, kim kimin zıttı hiç belli olmuyordu. Kim kime az kalıyor, kim kime yetineyim derken geçip gitmiş oluyordu, belli değildi. Anlaşılamadım ya da anlayamadım arasındaydık, ne yazık.
Ümit Yaşar Oğuzcan benim favori şairimdi, senin ki Ahmet Arif. Bana dokunan bir dizesini okusam sana sığ gelirdi, yüzünü buruşturmandan anlardım. Oysa ben şarkıyı da şiiri de, hatta kitabı veya filmi de yazandan ya da besteleyenden ötürü değil, kendimden ötürü sever, okur, dinler, seyreder hatta fanı olurdum.
Kendinden taraf olman beni karşında kılıyordu, bunu sen biliyordun da ben bilmiyordum. Ben karşı kıyının insanıydım sana göre ya, senden değilmişim gibi davranmanı inan olsun hiç anlayamıyordum.
Öteki kimdi ki?
Ben ötede miydim ki?
Ötede ki ben isem, sen kimdin?
Sevdiğim şair şöyle ağıt yakıyordu yitirdiğinin ardından:
"Beni kör kuyularda, merdivensiz bıraktın. Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın. Öylesine yıktın ki inançlarımı Beni bensiz bıraktın, beni sensiz bıraktın!" Ümit Yaşar Oğuzcan
Ağıt tarzı şiir diye düzelteyim sen ayaklanmadan. Keşke beni ve dünyamı sevseydin! Kabul görmenin keyfini bir fincan Türk kahvesi ile kutlasaydık. Oysa hiç omuzlarımdan öpmedim beni, ne de burnumun ucundan..
Keşke beni, kendinden görebilseydin! Oysa sen daima benim, benden… Bensizdin…

“Tüm cennetten kovulanlar,
Üstelik kanatlarını da kendileri koparmışlar.
Sen de kalbini üç günde başkalarına veresiye vermişsin:
Öyle diyorlar…
Senin de çiçeklerin solsun Asuman! “
Nazlı Başaran
Ah Asuman…